|
Kategori |
İngilizce |
Türkçe |
|
General |
|
1 |
Genel |
tie up with f.
|
ile birleştirmek |
|
It is rumored that the firm is going to tie up with an American company.
Şirketin bir Amerikan şirketi ile birleşeceği söylentileri var.
More Sentences
|
2 |
Genel |
tie-up i.
|
tıkanıklık |
|
3 |
Genel |
tie-up i.
|
bağ |
|
4 |
Genel |
tie-up i.
|
kesinti |
|
5 |
Genel |
tie-up i.
|
sekte |
|
|
6 |
Genel |
tie-up i.
|
münasebet |
|
7 |
Genel |
tie-up i.
|
trafiğin kilitlenmesi |
|
8 |
Genel |
tie-up i.
|
işletmenin askıya alınması |
|
9 |
Genel |
tie-up i.
|
üretimin durması |
|
10 |
Genel |
tie-up [obsolete] i.
|
iplerle başa tutturulan peruk |
|
11 |
Genel |
tie up in a bunch f.
|
demet yapmak |
|
12 |
Genel |
tie up money f.
|
para bağlamak |
|
13 |
Genel |
tie someone up f.
|
birini iple bağlayarak etkisiz hale getirmek |
|
14 |
Genel |
tie one's hair up f.
|
saçını toplamak |
|
15 |
Genel |
tie one's hair up f.
|
saç toplamak |
|
16 |
Genel |
tie one's money up in f.
|
parayı bağlamak |
|
17 |
Genel |
tie one's money up in f.
|
para gömmek |
|
18 |
Genel |
tie one's money up in f.
|
parayı gömmek |
|
19 |
Genel |
tie one's money up in f.
|
para bağlamak |
|
20 |
Genel |
tie an animal up with a rope f.
|
bir hayvanı iple bağlamak |
|
Proverb |
|
21 |
Atasözü |
trust in Allah, but tie up your camel
|
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla |
|
22 |
Atasözü |
trust in Allah, but tie up your camel
|
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et |
|
23 |
Atasözü |
trust in Allah, but tie up your camel
|
tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) |
|
24 |
Atasözü |
trust in God, but tie up your camel
|
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla |
|
25 |
Atasözü |
trust in God, but tie up your camel
|
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et |
|
26 |
Atasözü |
trust in God, but tie up your camel
|
tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) |
|
27 |
Atasözü |
trust in god, but tie up your camel
|
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a/tanrı'ya ısmarla |
|
28 |
Atasözü |
trust in god, but tie up your camel
|
eşeğini bağla, sonra allah'a/tanrı'ya emanet et |
|
29 |
Atasözü |
trust in god, but tie up your camel
|
tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) |
|
30 |
Atasözü |
trust in allah, but tie up your camel
|
eşeğini sağlam bağla, sonra allah'a ısmarla |
|
31 |
Atasözü |
trust in allah, but tie up your camel
|
eşeğini bağla, sonra allah'a emanet et |
|
32 |
Atasözü |
trust in allah, but tie up your camel
|
tevekkelin gemisi batmaz (eşeğini kurt yemez) |
|
Idioms |
|
33 |
Deyim |
tie-up i.
|
arapsaçı |
|
34 |
Deyim |
tie oneself (up) in knots f.
|
sorunlarla başı dertte olmak |
|
35 |
Deyim |
tie oneself (up) in knots f.
|
çok üzgün olmak |
|
36 |
Deyim |
tie oneself (up) in knots f.
|
çok endişeli olmak |
|
37 |
Deyim |
tie someone up in knots f.
|
çok endişelendirmek |
|
38 |
Deyim |
tie someone up in knots f.
|
dokuz doğurtmak |
|
39 |
Deyim |
tie oneself up in knots f.
|
çıkmaza/çözümsüzlüğe düşmek/sürüklenmek |
|
40 |
Deyim |
tie up loose ends f.
|
önceki sorunları halletmek/aradan çıkarmak |
|
41 |
Deyim |
tie traffic up f.
|
trafiğin sıkışmasına neden olmak |
|
42 |
Deyim |
tie traffic up f.
|
trafiği sıkıştırmak |
|
43 |
Deyim |
tie traffic up f.
|
trafiği kilitlemek |
|
44 |
Deyim |
tie traffic up f.
|
trafiği engellemek |
|
45 |
Deyim |
tie traffic up f.
|
yolu kapayarak trafiği sıkıştırmak |
|
|
46 |
Deyim |
tie up (some/a few) loose ends f.
|
bazı eksik kalmış işleri halletmek |
|
47 |
Deyim |
tie up (some/a few) loose ends f.
|
halledilmesi gereken işlere bakmak |
|
48 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birinin/kendi) aklını karıştırmak |
|
49 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birinin/kendi) zihnini bulandırmak |
|
50 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birinin/kendi) aklını karman çorman etmek |
|
51 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birini/kendini) tedirgin etmek |
|
52 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birini/kendini) çıkmaza sokmak |
|
53 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birini/kendini) alt üst etmek |
|
54 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birinin/kendinin) elini kolunu bağlamak |
|
55 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birini/kendini) eli kolu bağlı bırakmak |
|
56 |
Deyim |
tie (someone or oneself) (up) in(to) a knot f.
|
(birini/kendini) bir şeyin içinde kaybetmek |
|
57 |
Deyim |
tie (one) (up) in knots f.
|
(birinin) aklını karıştırmak |
|
58 |
Deyim |
tie (one) (up) in knots f.
|
(birini) endişelendirmek/kaygılandırmak |
|
59 |
Deyim |
tie (one) (up) in knots f.
|
(birini) telaşlandırmak |
|
60 |
Deyim |
tie (one) (up) in knots f.
|
(birini) üzmek |
|
61 |
Deyim |
tie (one) (up) in knots f.
|
(birini) çıkmaza sokmak |
|
62 |
Deyim |
tie (something) up in a bow f.
|
(bir şeyi) fiyonk şeklinde bağlamak |
|
63 |
Deyim |
tie (something) up in a bow f.
|
(bir şeyi) toparlayarak bitirmek |
|
64 |
Deyim |
tie (something) up in a bow f.
|
(bir şeyi) sonuca bağlamak |
|
65 |
Deyim |
tie (something) up in a bow f.
|
(bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak |
|
66 |
Deyim |
tie (something) up in a bow f.
|
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak |
|
67 |
Deyim |
tie (something) up in a neat little bow f.
|
(bir şeyi) güzelce toparlayarak bitirmek |
|
68 |
Deyim |
tie (something) up in a neat little bow f.
|
(bir şeyi) sonuca bağlamak |
|
69 |
Deyim |
tie (something) up in a neat little bow f.
|
(bir şeyi) tatmin edici şekilde sonlandırmak |
|
70 |
Deyim |
tie (something) up in a neat little bow f.
|
(bir şeyi) ucu açık bırakmamak |
|
71 |
Deyim |
tie up traffic f.
|
trafiği kilitlemek |
|
72 |
Deyim |
tie up traffic f.
|
trafiği engellemek |
|
73 |
Deyim |
tie up traffic f.
|
trafiği sıkıştırmak |
|
74 |
Deyim |
tie up traffic f.
|
trafiğin sıkışmasına neden olmak |
|
75 |
Deyim |
tie up traffic f.
|
yolu kapayarak trafiği sıkıştırmak |
|
76 |
Deyim |
tie yourself up in knots f.
|
dokuz doğurmak |
|
77 |
Deyim |
tie yourself up in knots f.
|
kendi aklını karıştırmak |
|
78 |
Deyim |
tie yourself up in knots f.
|
kendi kendini endişelendirmek/kaygılandırmak |
|
79 |
Deyim |
tie yourself up in knots f.
|
kendini çıkmaza sokmak |
|
Trade/Economic |
|
80 |
Ticaret/Ekonomi |
tie up money f.
|
parayı bloke etmek |
|
Technical |
|
81 |
Teknik |
tie-up i.
|
düz veya armürlü tezgahta kablo demetlerinin bağlanması |
|
Textile |
|
82 |
Tekstil |
tie-up i.
|
koşum kordonlarını jakar tezgahına bağlama yöntemi |
|
Marine |
|
83 |
Denizcilik |
tie-up i.
|
tek bir teknenin girebileceği büyüklükte demir atma yeri |
|
Breeding |
|
84 |
Hayvancılık |
tie-up i.
|
tek bir ineğin girebileceği büyüklükte dam |
|